Cinlerle İnsanların Evlenmesi - 2


Kehf sûresi 50. âyetinde mealen "Şimdi siz beni bırakıp da düşmanınız olduğu halde onu ve neslini arkadaş mu edinirsiniz?" [1] denmektedir. Ayette geçen nesil kelimesi, cinlerin izdivaç ettiğinin burada sahih olduğu söylenmiştir.[2]
Hem de onlar, aile bağları açısından insanoğlundan daha tutucu ve birbirlerine daha düşkündürler. Bulundukları yerleri ayrıldıklarında hep kabile kabile yolculuk yaparlar. Kendi dinlerinden olanlara aşırı bağlılıkları vardır.[3]
Peki cinlerle insanlar izdivaç edebilirler mi? Bir hayli tarihçiler ve hadisçiler, insanlarla cinlerin izdivaç ettiklerine dair bir hayli eser zikretmişlerdir. Sözgelişi Ahmed b. Süleyman, En-Neccad, Emalisinde Ameşten, Ebû Bekr El-Haraiti ,le İ. Ebû Şeybe, "El-Kelait" kitabında bu konuları tahriç etmiştir.[4]
Hz. Peygamberin cinlerle izdivaç etmeyi yasaklaması, fıkıh âlimlerinin "Cinlerle insanlar arasında nikahlanmak câiz değildir." demeleri, Tabiinden bazı kimselerin bu durumu hoş karşılamaması, böyle bir şeyin olası olduğunu gösterir. Çünkü olası olmayan bir şeyin cevazına veya adem-i meşruiyetine hükmedilmez.[5]
Kendi tecrübelerimize dayanarak söyleyebiliriz ki, bu konu, asla heveslenecek bir konu değildir. Böylesi bir evlilik, hem tehlikeli hem de sıhhatsizdir. Bizim onların enerjisine  tahammül edebilmemiz ve uzun süreçte dayanabilmemiz hemen hemen imkansızdır. Her ne kadar ulema bu konuda tenakuzlu davransa da realite bu doğrultudadır.[4]
İsra sûresi 64. âyette Allah şöyle buyurmuştur:
"Mallarına ve çocuklarına ortak ol." [6]
Bir hadis-i şerifte peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
"Eğer kişi hanımı ile ilişki kurarken besmele çekmezse, şeytan, zekerine girer ve onunla beraber o da cima eder." [7]
İbn-i Teymiye'ye göre de insanlarla cinler, birbiriyle cinsî temasta bulunabilir ve aralarında normal bir çocuk doğabilir. Bu, çok vukû bulmuştur demiştir.[8]
El-Hâfız-ı Hacer-i Abbas, şöyle söylenti etmiştir:
"Kişi, eğer âdet halinde olan hanımı ile cinsî temasta bulunursa, şeytan, ondan önce davranır. Kadın, ondan gebe kalır ve doğan çocuk da muhannes olur. Muhannesler, cinlerin çocuklarıdır." [4]
Cinlerle evlilik konusuna karşı çıkanların iddiaları şöyledir: Cin, ateşten yaratılmıştır. İnsan ise hava, su, toprak ve ateşten olmuştur. Buna göre ateş, kadın rahmine insan nutfesinin düşmesini önler. Çünkü nurfe, yaştır. Ateş ise yakıcıdır.
Oysa ki cinler, her ne kadar ateşten yaratılmışlarsa da, onlar, bu ana unsurları üzerinde kalmamışlardır. Allah, yemek, içmek, doğurmak, üremek ile kendi ana unsurlarını değiştirmiştir. Tıpkı topraktan yaratılan insanların atası Hz. Adem olduğu gibi. Çünkü İblis'ten başka cinlerden hiçbiri, ateşten yaratılmamıştır. Hz. Adem'den başka evlatlarından hiçbirisinin topraktan yaratılmadığı gibi.[4]
Başka bir söylemle insanların çoğalması, menî iledir. Cinnin çoğalması ise hava iledir. Başka bir söylemle erkekten dişiye bir gaz geçerek bundan yavru hâsıl olur. Bundan anlaşılıyorr ki, insan ile cinnin izdivaç etmesi hayâl iledir. Özbeöz izdivaç etmek olmaz.
İmam Şiblî, cinlerle izdivaç faktörün olası ve vâki olduğunu kabul etmekle beraber, buna engellerin de bulunduğunu belirterek insan neslinin insanlarla izdivaç etmekle olacağını belirtiyor. Ancak "İnsanla cin arasında bir aşk alana gelir de insan izdivaç etmek zorunda kalırsa, o zaman iş değişir, zararından kurtulmak için izdivaç edilir" diyor ve "Yine de zararından kurtulunmaz." diye ilave ediyor.
Seyyid Ömer diyor ki, bana bir cin kızı geldi. Benimle izdivaç etmek istedi. Şemseddîn Hanefî'den sordum. Hanefî mezhebinde câiz değildir dedi. Böyle söyledim. Beni aldı ve yer altına, hanelerine götürdü. Büyüklerine söyledi. Büyükleri dedi ki, Seyyid Şemseddîn'in cevabı başımızın üstündedir. Fakat cinnin insan ile izdivaç etmesi, Şâfî mezhebinde câizdir. Biz Hanefî değil Şâfî'yiz.[9]
Ebû Sâid, Osman b. Said ed-Dârimî, "Etbaus-sünenî vel Ahbar" isimli eserinde diyor ki: Bize Muhammed b. Humeyd er-Râzî anlatmıştır: Cinlerden bir adam, bir kızımıza asıla kaldı ve "Ben haram işlemek istemiyorum." diyerek onu bizden istedi. Biz de kızımızı ona verdik. Aramızda şöyle bir konuşma akım etti:
Siz nesiniz?
Sizin gibi bir milletiz. Sizdeki gibi bizde de kabileler vardır.
Bizdeki mezhepler sizde de mevcut mudur?
Kaderiye ve Şia gibi her türlü mezhepler bizde de mevcuttur.
Pekâlâ, sen hangi mezheptensin?
Ben, Mürciedenim.
diye cevap verdi Bize Ebû Muaviye el-Ameş'ten şöyle duyduğunu nakletti: Bir cin, bizden kız aldı. Kendilerine "Sizce en güzel yemek hangisidir?" diye sordum. "Pirinç pilavı." diye cevap verdi. Bunun üzerine o yemeği biz ona getirdik. Yemeye başladı. Lokmanın kalktığını gördüm; lâkin onu göremedim.
Ebû Bekr b. Ebi'd-Dünya der ki: Abdurrahman, Ömer yolu ile Ebû Yûsuf es-Surûcî'nin şöyle dediğini nakletmiştir: Medine'de bir adama bir kadın gelip diye konuştu ki: "Biz, size yakın bir yere indik. Benimle izdivaç eder misin?" Adam, olur diye konuştu ve onunla izdivaç etti. Aradan bir vakit geçtikten sonra kadın, adama: "Buradan gitmemiz yaklaştı. boşa beni!" diye konuştu. Kadın, ona gece bir kadın kılığında geliyordu. Sonra onu Medine sokaklarında aşk avcılığı yaparken görünce; "Onu istiyor musun?" diye sordu. Kadın, elini başına koyup gözlerini adama doğru kaldırdı ve "Sen, beni hangi gözünle gördün?" diye sordu. Adam, gözlerinden birini göstererek "Bu gözümle" deyince, kadın, parmağıyla o göze işaret ettiği gibi adamın gözü akmaya başladı.
Kadı Celâleddin Ahmed İbn-şehir - Kadı Hüsameddin er-Râzî şöyle anlatmıştır: Babam, beni çoluk çocuğunu doğudan getirmek için gönderdi. El-Birve denilen yeri geçince yağmur başladı ve biz, bir mağaraya sığındık. Bir cemaat halinde gece uyurken bir şeyin beni uyandırmakta olduğunu gördüm. Baktım ki, uzunlamasına yarık tek bir göze sahip olan orta boylu bir kadın yanımda duruyor.
"Korkma, sana bir zararım dokunmaz. Ben sana ay gibi güzel kızımı vermek için geldim." dedi. Korkumdan "Hayırlısı Allah'tan." dedim. Biraz sonra kalktım ki, bir sürü adam geldi. Hepsinin gözleri de öyle uzunlamasına yarıktı. aralarında kadı ve şâhitler de vardı. Kızla benim nikâhımı kıydılar.
Sonra kadın gidip kızı aldı ve bana getirdi. Kızın da aynı annesi gibi tek ve uzunlamasına yarık bir gözü vardı. Buna rağmen gayet güzel ve genç bir kızdı. Korkmuştum. Korkudan ne yapacağımı bilemiyordum. Durmadan arkadaşlarımı uyandırmak için taşlar atmaya başladım. Lakin nâfile. Uyanmadılar. Bu sefer dua ve niyaza başladım.
Sonra oradan ayrılma zamanı geldi ve ayrıldık. Ancak genç kız yanımdan ayrılmıyordu. Onunla tam üç akşam o hâl üzere kaldık. Dördüncü günü annesi çıkageldi ve "Sanırım bu kızı beğenmedin ve ondan ayrılmak istiyorsun." dedi. "Evet." dedim. "Öyleyse boşa!"  dedi. "Peki, boşuyorum."dedim ve kadın, kızı alıp uzaklaştı. Bir daha kendilerini görmedim.[5]

Cinlerle İnsanların İzdivaç etmesinin Meşruiyeti

İnsanın cinlerle, cinlerin insanlarla izdivaç etmeleri mümkündür. Ancak ulemanın ekserisi, kerih (hoş görülmeyen) görmüş, Hanefi âlimleri ise cin ile izdivaç etmeyi câiz görmemişlerdir.[9]
Müslümanlar, İmam Malik b. Enes'e mektup yazarak cinlerle izdivaç faktörün kararını sordular. İmam Malik'in cevabı şu şekilde olmuştur: [4]
"Dinde bu hususta hiçbir sakınca görmüyorum. Ancak hoş da karşılamam. Çünkü, cinden bir adamdır diye cevap verirse, İslam'da fesat alıp yürür. Büyük şayia ve dedikodulara sebep olur." [10]
İmam Hasan, Katade, İshak ve Hakem gibi âlimler de insanların cinlerle izdivaç etmesini mahzurlu görmüştür. Ulemadan bazıları da cinlerin insanlarla izdivaç etmesinin net olarak yasak olduğunu belirtmişlerdir. Delil olarak da Rum sûresi 21. âyette insanların kendi cinsinden olan kadınlarla izdivaç edip muhabbet kuruluş ettiklerini ve bu sebeple kendilerine büyük bir lütufta bulunduğunu beyan gösterdiler. Söz konusu âyette şöyle buyrulmaktadır: [4]
"İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O'nun varlığının dokümanlarındandır." [11]
Buna göre cinlerle insanlar arasında evlilik alana gelirse eşler arasında uyum sağlanması mümkün olamaz. Çünkü cinsleri farktır. İzdivaç faktörün hikmeti kalmaz. Çiftler arasında huzur ve sevginin gerçekleşmesi olası olamaz. Nitekim Zuhri'den söylenti edildiğine göre Peygamberimiz, cinlerle izdivaç etmeyi yasaklamıştır. Bu hadis, mürseldir.[4]



Kaynaklar

[1] Kurân-ı Kerîm, Kehf 50.
[2] Kütüb-ü Sitte, c.15, s.473.
[3] Volkan Kemal Erhenekon, "4. Boyutun Sakinleri Cinler", Düşünce Yayınları, İstanbul 2007, s. 34.
[4] Volkan Kemal Erhenekon, a.g.e., s. 64-67.
[5] İmam-ı Şiblî, "Cinlerin Esrarı", Ferşat Yayınları, İstanbul 2003, s.109, 114-117.
[6] Kurân-ı Kerîm, İsra 64..
[7] İmam-ı Şiblî, "Ahkamu'l-Mercan".
[8] El-Mecmû, 19/939.
[9] İsmail İpek, "Cinler Alemi - Gizemli Gerçekler", Gündüz Kitabevi Yayınları, Ankara 2008, s.54-55.
[10] Ebû Osman Said El-Abbas Er-Razi, "El-İlhamu vel-Vesvesetu".
[11] Kurân-ı Kerîm, Rum 21.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CİNLERLE ALAKALI TÜYLER ÜRPERTİCİ BİLGİLER - BÖLÜM 1

Tılsım Çeşitleri

Cin Padişahları